Maddison James yeni yılda her zaman iki şey yapardı: bir yaş daha yaşlanmak ve saç rengini değiştirmek. Ama görünüşe göre pembe saç bela getiriyor. Çünkü bir kız ortaya çıkıp doğaüstü topluluğun bir parçası olduğunu açıkladığında ve onu bir büyü akademisine götürdüğünde tüm "Sen bir büyücüsün, Harry" sahnesini kendi teninde hissediyor. Maddie bunu 22 yaşında yaşayabiliyorsa, sanırım Hogwarts mektubumuz için de çok geç değildir, değil mi? Neyse, konuya dönelim; akademide (harika bir büyü sistemi, burada şikayet yok), kimse onun dört gruptan hangisine ait olduğunu bilmiyor: vampir, şekil değiştiren, fey veya büyü kullanıcısı ve büyüsüne kilit vurulmuş olsa bile büyük bir potansiyel gösteriyor. Yıllar geçtikçe Maddi ne olduğunu, Clover'larla (Mean Girls'ün büyülü versiyonu) nasıl başa çıkacağını ve beş seksi, güçlü ve yasadışı güzel adamdan oluşan Atlantisli beşli grubuyla ne yapacağını bulmak zorunda kalıyor. Özellikle de Asher onların bir parçasıyken ve şimdiye kadar gördüğü Tanrı'ya en yakın şeyken.
Aldari, krallığının başka bir krallığa karşı müttefik olmasını sağlamak için komşu krallığa, oradaki bir prensle evlenmek üzere gönderilen bir prensestir. Ailesini geride bıraktığı için pek mutlu değildir ama görevini bilir ve isyan edecek değildir. Zaten babasının görüşlerine karşı bir tür asi, çünkü gizli bir takma adla tanınan bir bilgin. Ancak bu isim sandığı kadar gizli değildir. Elflerin onun özel yeteneklerine ihtiyacı vardır ve bu yüzden onu düğününe giderken kaçırırlar. Elflere liderlik eden Kaptan Hawk, halkını aslında bir zombi istilasından, akılsız katillere dönüşen elflerden kurtarmaya kararlıdır. Bunu yapmak için vebaya neden olan laboratuvara erişmesi gerekmektedir, ancak laboratuvar sadece Aldari'nin çözebileceği bulmacalarla korunmaktadır.
Çocukken ailesinden alınan ve Vala Tarikatı'nda tanrıçaya hizmet etmeye yemin eden Gandrett'in sadece bir yıl daha eğitimi vardır, ancak kaderi kendi kaderi olmayacaktır, bunun yerine 10 yıl önce alınmasından sorumlu olan Lord'a hizmet etmeye zorlanır. Tüm silahlarla eğitilmiştir ancak parçalanmış Sives krallığında karşılaşacağı şeylere hazırlıksızdır. Her şey ona anlatıldığı ya da göründüğü gibi değildir. Kendisi ve kurtarması gereken kişi hakkında bilmediği şeyler vardır.
Yirmi beş yaşındaki Thea kaçıyor, şehirden şehre dolaşıyor, hiçbir yerde uzun süre kalmıyor, Thea Quinn'in kökeni bilinmeyen doğaüstü bir yaratık olduğu ve ona zarar vermek istediği konusunda ısrar eden Ashforth adında saf kötü bir adamdan kaçmaya çalışıyor. Thea'nın gerçekte ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur ama %100 insan olmadığını kesinlikle bilmektedir. Bir adam tarafından avlanması yetmiyormuş gibi şimdi peşinde başka bir adam daha vardır ve o da İskoçya'daki son kurt adam sürülerinden birinin alfa kralı olan Conall MacLennan'dır. Eğer Thea'yı yakalayabilirse, Ashworth onun kanının kız kardeşini iyileştireceğine söz vermiştir. Conall işinde iyidir, sadece kokusuyla bile iz sürebilir. Ashworth, Conall'a Thea'nın tehlikeli bir katil olduğunu ve ona güvenilmemesi gerektiğini söylemiştir. İş ondan kaçmaya geldiğinde Thea'nın hiç şansı yoktur.
Nilsa, kara büyülü Ay cadılarının (ki kendisi de onlardan biridir) ölümsüzlüğe geçiş ve haremlerine kavuşma yaşı olan 25. yaş gününü yeni doldurmuştur. İlkini yapmış olsa da ikincisi için uygun olmadığını biliyor: O bir Gölge, Ay Baş Rahibesi'nin kişisel suikastçısı ve tek görevi Ay Tanrıçası'na hizmet etmek. Ama sonra Baş Rahibesi öldürülür ve en olası şüpheli olan Nilsa kaçmak zorunda kalır. Bir korsan gemisi olan Deadwood'dan bilet alır ve böylece diğer adaları ziyaret ederek Rahibe'yi gerçekten kimin öldürdüğünü öğrenmeye çalışır. Daha da önemlisi, kibar, nazik ve iffetli olması gereken beyaz büyülü bir Güneş cadısı kılığına girmiştir... Kendisinin olmadığı her şey. Gemide: Gemisinin her unsurunu kontrol edebilen ama kıyıya ayak basması yasak olan kaptan Valorian; Nilsa'nın kokusunu her aldığında kana susamışlığı onu ele geçirmekle tehdit eden ama Nilsa'nın bir Solar olduğunu ve onu korkutacağını düşündüğü için kendini tutan delinmiş bir vampir olan Rysen; konuşmasını engelleyen bir lanetin etkisi altındaki bir buz fae'si olan Kier; geleceği görebilen kör bir şekil değiştirici olan Nos; ve canavarını kontrol edememesi başını sürekli belaya sokan ikiz kardeşi Cas. Nilsa, hepsinin yanı sıra kendisini rüyalarında ziyaret eden denizkızı prensi Klaus'un da eşidir. Kendi görevi -Rahibenin gerçek katilini bulmak- dikkatini dağıtsa da çoğuyla bir tür bağ kuracak zaman bulur.
Arawyn hayatının son 10 yılını izole bir şekilde yaşadı. Yeni bulduğu yetenekleri yüzünden, özellikle de bir tanesi. Bu yüzden cehennemi yaşadı. Yara izleri, kabusları, suçluluk duygusu ve ellerindeki kan bunun sürekli bir hatırlatıcısı. Ama tüm bunlara rağmen yeni bir normal buldu. Hiçliğin ortasında yaşarken ona keyif veren tek şeyi yapmaya odaklanıyor ve bu da çok ölümcül ve güzel silahlar yaratmak. Her ne kadar yalnızlık ona zarar veriyor olsa da, içine kapanmazsa neler olacağını bilmek onu dünyadan uzak tutmaya yetiyor. Ancak tüm bunlar, içindeki kuyudan gücü kaçtığı ve onu ruhuna ve güçlerine seslenen 3 gizemli adama götürdüğü anda değişir.
Leila yarı insan yarı fae'dir, ancak kendisini ve annesini terk eden biyolojik babası gibi ikiyüzlü fae'ler yerine insanlığı tercih eder. Bu yüzden çiftliğinde fae yaratıklar ortaya çıkmaya başladığında biraz şaşırır - onu öldürmeye çalışan, ancak görünmez bir güç tarafından durdurulan ve geri çekilmeden önce ona "kraliçe" diyen biri de dahil.
Jesse James 18 yaşında New Yorklu bir gençtir ve ailesi ünlü peri ödül avcılarıdır. Bir gün anne ve babası işlerinden sonra ortadan kaybolur. Jesse'nin ebeveynlerinin çalıştığı ajans, Jesse'nin ebeveynlerinin ortadan kaybolmasını yeterince ciddiye almadığından, Jesse meseleyi kendi ellerine almaya karar verir.